14 Eylül 2012 Cuma

Gül Ve Haç Kardeşliği

Bizim dinimizde ve tarihimizde şifreler kodlar ve simgelerle gizli anlatımlar pek bulunmadığı için bazı gerçeklerin anlaşılması daha zor olabilir. Ama Avrupa bayrağı “mavi gökyüzü altında Hz. Meryem’in tacı” olduğuna göre –bu durumda AB’nin ne veya kim ile özdeşleştiğini de bunun geleceğe yönelik hangi projeksiyonları içerdiğini de anlamak zorlaşıyor- “Gül ve Haç Kardeşliği’ne” de değinmek gerekiyor.

Avrupa kaynaklarına göre Avrupa bayrağı İsrail’in 12 kabilesine ve Hıristiyanlığın 12 havarisine atıfta bulunuyor. Avrupa bayrağı Avrupa’nın “Yahudi-Hristiyan tarihini” anlatıyor. Kudüs’ün 12 kapısı ve Yuhanna’nın Vahyi 121’deki su ifâde birçok detaya ışık tutuyor;

“Gökte olağanüstü bir belirti güneşe sarınmış bir kadın göründü. Ay ayaklarının altındaydı ve başında on iki yıldızdan oluşmuş bir taç vardı.” Hz. İsa’nın doğumu “Tanrı'nın halkının doğumu” ve “tarihin yeni bir başlangıcı” olarak kabûl ediliyor. Avrupa bayrağı bir “kurtulus ve seçilmişlik” vaadini de kapsıyor.

Burada “Gül ve Haç Kardeşliği” bir bakıma konunun tamamlayıcısı oluyor.

Gül ve haç bağı – Gül-Haç hareketinin öğretisine göre – Diriliş ve Kurtuluş’un sembolüdür. Golden-Dawn tarikatının üyeleri göğüslerinin üzerinde 22 farklı renklerde çiçek yapraklarından oluşan bir Gül-Haç sembolünü taşırlardı. Bu çiçek yaprakları İbrani alfabesinin 22 harfini ve 10 Sefirot’u birbirine bağlayan Yasam Ağacındaki 22 yolu temsil ederlerdi. Bu çiçek yapraklarından her ruhsal-tinsel gücü temsil edebilecek bir geometrik sembol oluşturulmuştu. İsmi ise önceleri İbranice harflerle aktarılmıştı daha sonraları ise gülün üzerine yazıldığı zaman yardımı ile ismin her harfinin birbirine bağlanmasını sağlayan bir motif çizilmişti.

Christian Rosenkreuz (1378-1484) kendi adıyla anılan gizli topluluğun efsanevi kurucusu olarak görülüyor. 16. Yüzyıl’da İlm-i-Simyanın Batı Avrupa'da yetişen en önemli temsilcisi Paracelsus yetişti. Paracelsus Hıristiyanlık tarihinin en gizemli örgütü olan “Gül ve Haç Kardeşliği’nin” tarihsel önderi oldu.

Paracelsus’un J.V. Andreae’nin (1586-1654) uydurması olduğuna kesin gözüyle bakılıyor. Rosenkreuz’a dayanan gizli bir kardeşlik örgütü olduğu inancı bu yüzyıla kadar (Golden-Dawn tarikatı) sürdü. 18.yüzyılda ise özellikle Gold ve Rosenkreuz taraftarları bu isme atıfta bulundular.

17.yüzyıldan önce Gül-Haç tarikat ve taraftarlarının olmadığına kesin gözle bakılabilir. Gül-Haç düşüncesi gayretkeş Protestanların ikinci ve kapsamlı bir reformasyona olan arzularından kaynaklandığı düşünülüyor.

Bu konuların Türkiye’deki en büyük uzmanı Aytunç Altındal Andreae’nin yaşamının ileriki dönemlerinde zamanının sahte mucizecilerinin astrologlarının ve sapkın tarikat taraftarlarının alsemist ve teosofik hayalperestlikleri ile alay etmek için yazdığı gençlik dönemi eserine mesafeli bakmaya başladığını belirtiyor. Bu gizli örgütün üyeleri doğanın gizemlerini açıklamak isteyen “özgür ruhlardı”. Bu süreç içerisinde doğanın bilinen dünya kavramına uymadığı için “occult – gizem” olarak tanımlanan yeni özellik ve güçlerini keşfettiler. Bu alternatif düşüncenin mistik ve doğaüstü öğeleri zaman içerisinde deneyler yoluyla doğanın gizemli özellikleri araştırılıp daha iyi anlaşıldıkça gitgide zayıfladılar.

Hıristiyanlıkta “gül”, Bakire Meryem'i anlatır. Meryem, hikmetin temsilcisidir. Hıristiyan tesbihine gül sözcüğünden türetilerek “Rosary” denilir. Avrupalı soyluların en gözde amblemi gül olmuştur. Bu armalardaki güller ve renkleri siyasal tercihleri de yansıtıyordu. Buna göre kırmızı güllü armalar Meryem'e ve onun temsil ettiği Kilise'ye (Ortodoks ve Katolik) bağlılığı gösterirken beyaz güllü armaların sahipleri ilk tercihlerinin Protestanlık ve Krallık (devlet) olduğunu ve bunların uğruna öleceklerine yemin ettiklerini göstermekteydi. Bu nedenle İngiltere'deki hanedanlar arası savaşlara “Gül Savaşları” denilmişti.

“Gül ve Haç Kardeşliğinin” hedefi insanlığı, kurtarmaktı;

İnsanlığı Kurtarmak... Meryem İsa’yı Hıristiyan inancına göre yeryüzündeki tüm kötülüklerin acıların ızdırapların ve eşitsizliğin nedeni bu “İlk günah” olmadan “arınmış” bir hâlde cennete dönebilmesi için “dogaüstü” bir şekilde dünyaya getirdi. Onun için Meryem “Gizemli Gül” idi.

Yeryüzünde “Yeni Kudüs'ü” (geçmişte Aachen Kenti günümüzde AB) kurarak ve önce ona inananları sonra Yahudileri en sonra da Hz. İbrahim'in çocukları oldukları için bazı dini bütün Müslümanları kurtararak “Yeni Kudüs’teki” kurtarılmış insanları cennete taşıyacaktı.

Bu misyon için bazı örgütler de kurulmuştu; Bunlardan en ilginç ve esrarengiz olanı gizli diliyle okuyup anlasan “Gül ve Haç Kardeşliği” örgütüydü.

“Gül ve Haç” denildiğinde “dinî kültürel ve siyâsî ilişkilerin reforma tâbi tutulması” anlaşılıyor. Aynı zamanda Max Heindel’e göre “dinin bilimin ve felsefenin hayatin gerçekleri ve gizemleri ile ilişkisi” olarak değerlendiriliyor. Franz Hartmann’a göre ise yeniden doğum ve kurtuluş bu simgeler ile anlam buluyor.

Yeri gelince sormak lazım; ABD Irak’ı ve Afganistan’ı –Bush’un deyimiyle- Haçlı Seferleri ile kurtarmadı mi?

1614 yılında Almanya'da oldukça ilginç bir manifesto yayınlandı. Kitapçığın baslığı da ilginçti: "Tüm Evrenin Genel Reformu ile Bunu İzleyen Avrupa'nın Tüm Bilgeleri ile Hükümdarlarına Seslenen Sayın Gül-Haç Derneği'nin Faça Fraternis'i". Manifesto, "insanlığın geleceği ile yakından ilgilendikleri belli olan" ve adını ilk kez bu yayınıyla duyuran Gül-Haç (Rosecroix) Derneği'nin üyeleri tarafından Avrupalı entelektüellere ve de gizli ilim meraklılarına bir çağrı niteliğindeydi.

Gül ve Haç Kardeşliği Protestanlığın Martin Luther ve Calvin gibi önemli liderlerini de desteklediler. Hatta Luther’in monogramında “içiçe yer alan haç ve gül” vardı. Belki dahası da olabilir. Çünkü İngiliz yazar James Dewar Luther’in papalık fermanını yakarak hareketi başlatmasından 20 gün önce bu örgüte katıldığını savunuyor.

İngiliz tarihçi Michael Howard Gül ve Haç Kardeşliği üyelerinin reform döneminin Avusturya'daki liderleri olduğunu yazıyor. Hatta Isac Newton Victor Hugo ve General De Gaulle isimlerin Gül ve Haç Kardeşliği üyesi olduğu da söylenegeliyor. Söylentilere göre bu örgüt İsa'nın soyundan birisinin hala yaşadığını savunuyor ve AB’yi de ona krallığı olarak vermek istiyor.

Avrupa Birliğinin mimarları arasında da başka Gül ve Haç Kardeşliği üyeleri olduğu iddia ediliyor. Robert Schuman Fransa eski Cumhurbaşkanı François Mitterand ve yine başka bir Fransa Cumhurbaşkanı -ki aynı zamanda Avrupa Anayasasını hazırladı- Giscard d’Estaing...

Giscard d’Estaing’ı son birkaç yildir İslam'ı bahane göstererek canhıraş bir şekilde Türkiye’nin katılımına karşı çıkmasından tanıyoruz.

Belki Sarkozy ve Villepin’den de şüphelenmeliyiz. Hatta Schüssel ve Gül ve Haç Kardeşliği üyelerinin reforme ettiği Avusturya’nın Türkiye’ye hâlâ dinî bahaneler ile itiraz eden ve sıklıkla “Hıristiyanlıktan” ve “imandan” dem vuran liderlerinden de.

Türk kamuoyu AB’deki bazı liderlerin nasıl olup da Türkiye’ye 500 yil öncesinin argümanları ile itiraz ettiğini ve neden 500 sene öncesinin siyâsî ahlâki ile hareket ettiğini anlamakta güçlük çekiyordu. Demek nedeni buymuş...

Gerçekten de kuralları ta Luther zamanında konulan ve muhtemelen işleyişi o zamandan beri değişmeyen bir örgüte mensup olunca yenilikçi olmak kolay değildir. Gizli örgüt üyeliğinin de böyle sıkıntılarını doğal karşılamak lazım.

Giscard d’Estaing basının önüne çıkıp “Ben, bunları mensubu olduğum gizli örgütün görüş ve talimatları ile söylüyorum.” diyemezdi. Hatta AB’yi Meryem ile bir kabûl ettiğini ve AB’nin başına bir gün Mesih'in geçeceğini!

Türkiye’ye en çok itiraz eden ülkeler Fransa Avusturya ve Almanya. Bu ülkeler ayni zamanda Gül ve Haç Kardeşliğinin de beşiği. Tesadüf olmasa gerek.

Gül ve Haç Kardeşliği'nin diğer üyeleri arasında Fransız istihbarat başkanı Alexandre de Marenches’in de adı geçiyor. Ayrıca eski CIA şefleri William Casey John McCone ve ABD eski Dışişleri Bakanı Alexander Haig’in de.

Bu isimleri Jan van Helsing “Gizli Cemaatler ve 20. Yüzyıldaki İktidarları veya Dünya nasıl Yönetilmiyor” adlı kitabında veriyor.

Siz, İsa'nın bugün hayatta olan bir akrabası olmadığını düşünebilirsiniz. Hatta size AB’nin bu derecede örgütlerin elinde olması veya olduğundan şüphelenilen bir kişi için “yeryüzü krallığı” ve “cennet” kurulması saçma gelebilir.

Ama bu yapmaya muktedir olanlara saçma gelmiyorsa sizin de elinizden bir şey gelmez... Ama yine de Türkiye’ye “dinî nedenlerle” “iman için” itiraz edip AB’nin Hristiyan ve Yahudi değerleri üzerine bina edildiğini savunanlar “Gül ve Haç Kardeşliği Örgütüne üye olup olmadıkları” sorulduğunda cevâp vermeliler.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder