7 Ekim 2012 Pazar

Marx, Engels ve Akıl Hacaları Moses Hess


Tarafsız ve sabırlı bir şekilde okumanız dileğiyle.

Juri Lina ''Akrep İşareti Altında'' adlı kitabında (1998) Kari Marks'ın (babası) Frankizm'den çok etkilendiğini belitmektedir. Marks'ın babası Frankist'lerle temas halindeydi ve çocuklarına da bu ideolojiyi aşılamıştı. Marks'ın babasının Hıristiyanlığa geçmesi sosyal bir manevra idi. Yakob Frank da aynı şekilde davranarak ''Katolik'' olmuştı. Marks'ın gençlik yıllarında yazdığı bazı şiirlerinde ''şeytana övgüler'' yazdığı bilinmektedir.

Karl Marks'ın şiddete tapmasına neden olan kişi, 1841'de henüz 23 yaşındayken, tanıştığı Frankist Komünist bir Yahudi olan Morizt Moses Hess idi. Bu abimiz 21 Haziran 1812'de Bonn'da (Almanya) zengin bir Yahudi sanayicinin oğlu olarak gelmştir. Hess 6 Nisan 1975'te Paris'te ölüdü ve cenazesi Filistin'e götürülerek  orada gömüldü.

Morizt Moses Hess
Judisches Lexikon (Yahudi Ansiklopedisi) da (Berlin 1928,  Sayfa 1577- 1578) Hess'in Komünist bir Haham ve modern Sosyalizmin babası olduğu belirtir. Hess, 1841'de Ren Gazetesi'ni kurdu ve bir yıl sonra 24 yaşındaki genç Marks'ı gazetenin editörü yaptı. Theodor Zlocist 1921 yıldında Hess'le ilgili bir kitap yazdı. Kitabın adı ''Moses Hess, Sosyalizmin ve Siyonizmin öncüsü'' idi.

Hess, Marks'ı işe aldıktan kısa bir zaman sonra, onu masonluğa girmeye ikna etti. Marks artık yalnız bir Mason değil, aynı zamanda sosyalist bir ajitatör idi. Ama hala bir Komünist olamamıştı. Çünkü bu düşüncelerin tatbik imkanı olmadığını düşünüyordu. Fakat Morses Hess kısa bir süre içinde onun bütün düşüncelerini değiştirdi. Hess artık Marks'ın arkasındaki 'gölge adam' olumştu.

1844'de Paris'te Moses Hess 26 yaşındaki Marks'ı yarı-Yahudi Friedrich Engels ile tanıştırdı.

Moses Hess'e göre, bir sınıfı diğer bir sınıf aleyhine kışkırtarak onların işbirliğine mani olmak lazımdı. O, Yahudiliğin yardımı ile bir sosyalist ihtilali, bir sınıf savaşını gerçekleştirmek istiyordu. Hess'e göre, sosyalizm ayrılmaz bir şekilde enternasyonalizme bağlıydı, çünkü sosyalistlerin vatanı yoktu!.. Gerçek bir sosyalistin milleti ile bir ilişkisi olmazdı..

Hess'e göre enternasyonalizm Yahudi çıkarlarına hizmet etmekteydi.

Hess bu konuda şunları yazıyordu;

''Her kim Yahudi milliyetçiliğini inkar ederse o yalnız dini anlamda bir 'dönme' değil, aynı zamanda ailesine ve halkına ihanet eden bir alçaktır.'' (Moses Hess, 'Seçme Eserleri' Köln, 1962)

Alman Bolşevik-Yahudilerinden biri olan Rosa Luxemburg da hem enternasyonalist hem de büyük bir 'Yahudi vatanseveri' idi. O, Yahudi geleneğine uygun olarak 'kaşer' yiyecekler yerdi.

Moses Hess 'Alman Halkı İçin Kızıl Kateşizm' adlı kitabında şöyle diyordu;

''Sosyalist devrim benim dinimdir.''

Moses Hess Yahudi sosyalist lider Ferdinand Lasalle'e şunları yazıyordu;

''Proleter mücadeleye karşı olan herkese karşı kılıcımı kullanırım.'' Hess doğaldır ki burada Yahudilerin mücadelerini kastediyordu. Hess, kendisi dindar bir Yahudi olmasına rağmen, Yahudiliğin Tanrısız devrimci sosyalist bir ideolojiye dönüşmesi gerektiğini söylüyordu. Ona göre Yahudiliğin insanları vahşi hayvanlara dönüştürme misyonu vardı.

İlginçtir ki, Hess'in Siyonist doktirini daha sonra Macar Yahudisi T. Herlz tarafından 1890'larda geliştirilecektir

Marks'ın rehberlerinden biri olan diğer bir Yahudi Levi Barudi, 'devrimci elit Yahudiliğin' Yahudiliğini inkar etmemesi gerektiğini söylüyordu. Aslında Hess, Marks, Baruch ve birçoklarının hepsi Yahudiliklerini Marksist söylemlerin ardına gizliyorlardı.

Baruch'un Marks'a yazdığı mektuplar yayınlandığı zaman büyük bir skandala sebep olmuştu. Çünkü bu mektuplarda 'Yahudiliğin proleterya yardımı ile iktidarı ele geçireceği' yazıyordu. Baruch'a göre, Yahudilerin önderliğinde kurulacak yeni hükümet bütün özel mülkiyeti yasaklayacak ve bu suretle bütün zenginlikler Yahudilerin eline geçmiş olacaktı. Böylece Talmud'daki 'bütün dünya zenginlikleri Yahudilerin olacak' şeklindeki söz doğrulanmış olacaktı. Baruch, yazısının devamında Yahudiliğin hedeflerinin bütün dünyada gücü ele geçirmek, diğer bütün ırkları karıştırmak, bütün milli güçleri çökertmek, bütün kraliyet ailelerini tasfiye etmek ve sonunda ''SİYONİST DÜNYA DEVLETİ''ni kurmak olduğunu açıklıyordu.

Marks'a göre Ruslar 'aşağılık' bir millet idi. Marks Çinlileri sevmediği gibi, Slav'ları da'etnik pislik' diye nitelendiriyordu. Marks'ın aşağıladıkları arasında savunuculuğunu yaptığı işçi sınıfı da vardı. Ona göre işçiler 'aptal' ve 'budala' insanlardı. Marks köylülere de 'mağara  adamları' diyordu.

Rus anarşist Devrimci bir subay olan Bakunin'in Marks'dan uzaklaşmasının bir sebebi de Marksizmi Yahudiliğin gelişmiş bir şekli olarak görmesiydi.

Marksizm'in Yahudilik ve Musevi dini ile hiçbir ilişkisi olmadığını ispatlamak için bir çok Komünist lider (Bunların başında Marks, Proudlhon, ve Foumier geliyordu) Musevi dininin Marksist ideoloji  için bir tehdit olduğunu belirten yazılar yazarak, Yahudileri eleştirmişlerdi.

Bazı Komünist liderlerin anti-semitizim (Yahudi düşmanlığı) ile suçlanması, aslında şüpheleri Komünizm'in Frankist-Kabalist yönünden uzak tutmak için düzenlenmiş bir taktik manevraydı.

Marks 1848'de yazdığı 'Yahudi Meselesi' adlı kitabında, Yahudiler'in Avrupa'yı kontrol ettiğinden bahsetmiş ve onların 'dünyevi tanrısının para' olduğunu yazmıştı.

4 Ocak  1856'da Kırım Savaşı'nın ortalarında, Marks 'New York Daily Tribune' gazetesine yaptığı açıklamada gerçekte savaşı kazananın 'entrikacı bir örgüt' olduğunu söylüyordu.

İngiliz devlet adamı Benjamin Disraeli 'Coningsby' adlı romanındaki Rothschildleri anlatmaktaydı-gizli bir Yahudi örgütünün bankalar aracılığıyla dünyayı yönettiğinden bahsediyordu. Disraeli bu örgüt için, imparatorlukları yıkmak ve yerlerine yenilerini (Cumhuriyetleri) kurmanın çok kolay bir iş olduğunu açıklıyordu. Babası İtalya'dan İngiltere'ye göç eden Sefarad Yahudileri'nden olan Disraeli, Frankistlerin sırlarını çok daha iyi biliyordu. Disraeli romanında, Almanya'da Yahudilerin hazırladığı korkunç bir ihtilal olacağını, Komünist ve Sosyalist partilerin başında Yahudilerin olduğunu yazıyordu. Ona göre Yahudi ihtilalcilerin amacı Hıristiyalığı nötralize etmek ve dünyayı şiddete dayalı bir Yahudi dünyasına dönüştürmekti.

'Big Brother' masonik bir terim olup, bunu ilk kullanan kişi Disraeli olmuştur.

Marks, 'Yahudi Meselesi' adlı kitabından dolayı antisemit olmakla suçlanmasına rağmen, aynı olayları anlatan Disraeli'nin bu şekilde suçlanması oldukça gariptir. Acaba bunda Marks'ın açıkça Komünist olmasının bir rolü var mıydı?

İlluminati Ajanları; Marks ve Engels: 
Bugün Moses Hess'in İlluminati ile ilişkisi olduğunu bilen çok az insan vardır. Marks ve Engels'i İlluminati'ye takdim eden Hess'dir. Marks ve Engels, 'The League of Just Men'' adlı İlluminati cephe örgütünün üyesi idiler. Bu örgütte Yahudi Jakob Venedy önemli bir rol oynuyordu.

Bu gizli örgüt, 1836 yılında Paris'te 'Devrimci Yahudi sosyalistler' tarafından kurulmuştu. 12 Mayıs 1839'da 'The League of Just Men'  diğer bir fesatçı grup olan 'The Seasons' ile beraber Fransa'da iktidarı ele geçirmeye teşebbüs etmişlerdi. 'The League of Just Men' örgütünün kurucusu Louis Auguste Blanqui idi. Darbe teşebbüsünün başarıya ulaşmaması sebebiyle Blanqui yakalanarak hapse atıldı. Örgütün lideri Yahudi 'İlluminatus' Joseph Moll ise Londra'ya kaçtı.

Moll ve Schapper tarafından yönetilen  'The League of Just Men' giderek uluslararası yıkıcı bir örgüt niteliği kazandı. 1831 yılında Polonya ve Fransa'da benzer darbe teşebbüsleri olduysa da hiçbiri başarılı olamadı.

Bankacı elit ve İlluminati 'gücü ele geçirme' arzularını bir ideoloji ile kamufle etmek istiyordu. Komünizm onlar için, hem bazı fesat planlarını yürütmek, hem de ateizm propagandası yapabilmek için biçilmiş kaftandı.

Kasım 1847'de Moses Hess  'The League of Just Men'  örgütünün adını 'Komünist Parti'ye çevirdi. Marks, Engels ile birlikte 'Ligi' yeniden örgütledi. Yeni örgütte şu şahıslar önemli roller oynuyorlardı; Moses Hess, Karl Marks, Friedrich Engels, Wilhelm Weitling, Hermann Kriege, Joseph Weydemeyer, Ernst Wolf, Ferdinant Wolf.

Marks, 'Komünist Manifestosu'nu yazmakla görevlendirildi. Şubat 1848'de 'Komünist Manifesto'' Londra'da basıldı. Marks'ın manifestoda yaptığı iş, A. Weishaupt ve Clinton Roosevelt'in mevcut düşüncelerini geliştirmekten ibarettir.

Marks'ın yol göstericilerinden biri de ütopyacı Komünist ve 'İlluminatus' François Noel Babeuf (1760-1797) idi. Bu şekilde 'Komünizm ve Sosyalizm' İlluminati programı için kilit isimler haline geldi. Bu ideolojiler İlluminati'nin isteklerine uygun olarak bütün moral değerleri inkar ediyordu.

Marks bütün dinlere karşı şu sloganı ortaya atmıştı;
''Din halkların ayfonudur.''

Marks eski toplumun devrimci terörizm yoluyla yıkılacağına inanıyordu. Marks ve Engels 'Komünist Manifesto'da açıkça dünyayı ele geçirmek için 'güç kullanılması gerektiğini' söylüyorlardı. Marks sosyalist eylemlerde şiddet kullanılması gerekliliğini savunuyordu.

'Bütün Dünya İşçileri Birleşiniz!' gibi sloganlar İlluminati'yi iktidara taşımak için ortaya atılmıştı.

Bu yazı dostum Eroinman tarafından fazırlanmıştır kişisel hesabı 
http://okanyus.blogspot.com/2012/09/marx-engels-ve-akl-hacalar-moses-hess.html