19 Eylül 2012 Çarşamba

Kuralsız Saçmalama Sanatı

Evet kendim bi yazı yazamak istedim bu zamana kadar  arama motoru gibi işler yaptım tamam kabul ediyorum şuanda kafam güzel yazı konum saçmalama sanatı o yüzden bu yazıda yazım kuralrı yok düzgün sözcükler kelimeler v.s yok amk facebook dan mesaj gelip duruyor hem onlara cevap yetiştiriyorum hem yazı yazıyorum arkada Dope die m.f çalıyor önümde efes extra anlıycağınız ben pilot gör düyünüz gibi saçmalıyorum şuanda ama bende üstdüzeyde yapanlar var bu işi mesela bi örnek veriyim behen seheni cohok seViyohorum bu biriydi bide bu şekili var $€N! $€V!YoM bunlar nedir amk yaa bi de böyle yazı yazanlar kendilerini normal bi insan olarak görüyorlar ama işin en garip tarafı biz normal yazı yazıyoruz diye bize anormal gözü ile bakıyor bence bunlara engelli raporu almak lazm amına koyam evet bu blogda da ilk küfürümü etim bu yazı ile hayır uğurlu olsun haa bide bu yazıdan sonra beli bi kitlediki okurlarımı kaybede bilirim  ahaha sanki çokta umrudaydınız okumaz sanız okumayın amk deprem mi oluyoo lan heryer salanıyoo haa 4 üncü şişeye başlamışım getir hamzaa bir şişe daha hamza kim amk yaa evet lan yazım kuralrını siklemeden yazmak ne güzel bir şeymiş ama her yer kırmızı çizgiler ile doldu evet bana gelen sorulardan biri senin hayat felsefen ney amk yaa aynen böyle soruyorlar amk onlarada burdan cevap veriyim fight club izleyin anlarsınız amk haa biraz geri kafalıysanız 2 yada 3 kere izleyin hayla anlamadıysanız hiç anlamazsınız amk siz tam bir malsınız demek istiyorum şişe 8 oldu bu arada ve son biram amk burdan eroinmen e selam yoluyorum kendise cok iyi bir yazar olmakla beraber yakın bi arkadaşım yazılarınıda okuyor dostum michel hakında yazdıklarından sonra adama anna avrat girdim yani neyse beyler ben bira almaya gidiyorum 2 şişe daha alıcam onlarıda içip sokakta eteş yakmaya çıkıcam sonra ipne atayisler diye etrafta bağra bağra koşucacam benim bir pisi pisi piskoloğa ihticım olduğunu söylü yolar amk neymiş uykusuz kalmak kötüymüş sizene aök 3 gün dür uyumadıysam belki ben uyumak istemiyorum insan uyurken yarı ölüymüş zaten amk bari kesin boğzamıda rahat yatıyım amk neyse ortalığı baya siktim ben biraları almaya gidiyorum evet bi saçmalama sanatanın sonuna geldik bira ile böyle oluya muhtamelen bu yazıları hatırlamıycam sabah bu ne amk diye okumaya başlıycam ahahahahha bi dakine votka ile görüşmek üzere hadi siktirin gidin  abi kusura bakmayın oc kuzen yazıyor .

16 Eylül 2012 Pazar

İlluminati Kartları

1995 yılında Illuminati, paravan bir şirket vasıtasıyla “Illuminati Card Game” isimli bir oyun setini piyasaya sürdü. Bu kartların üzerinde çeşitli çizimler ve altında o çizimlerle ilgili bilgiler yer almakta. Bu çizimlerde, illuminati’nin dünyayı yönetmekte kullandığı yöntemler ve gelecekte yapacağı bazı işler yer almaktadır. Illuminati bu tarz bilgileri neden deşifre etti derseniz, benim teorim şöyle: Illuminati kendini tamamen gizlese, kimse dünyanın onlar tarafından yönetildiğinin farkına varmazdı. Bu aslında onlar için iyi bir şey gibi görünebilir ama o zaman yapacağı işler sıkıcı olur. Onların isteği insanların kendilerini yavaş yavaş tanıması, zaman içinde herkesin kabul etmesi. O yüzden bu kart oyununu kendilerini insanlara bir nebze olsun hissettirmek için piyasaya sürdüler.Oyunun elemanlarına bir göz atalım                                                                                                       


Şimdi oyun kartlarını ve onların ne anlama geldiklerini ele alacağım. Kartları iki başlığa ayırdım: Gerçekleşen olaylar ve Gelecekte gerçekleşecek olaylar. Gerçekleşen olaylar ile başlayalım

Gerçekleşen Olaylar

İkiz Kulelerin ve Pentagon’un Vurulması
*En bariz örnekle başlayalım: İkiz kulelerin vurulması! Kartın başlığı “Terörist Saldırısı” ve üzerinde yazan şu: Bu kartı kontrolünüz altında bulunan bir şiddet grubuna +10 güç ya da +10 direnç vermek için kullanın. Günümüzde artık ikiz kulelerin bizzat ABD tarafından yıkıldığı bilinmekte. Bunu da müslüman terörist gruplarını güçlü göstererek, ortadoğuyu işgal etmenin altyapısını hazırlamak için yapmıştır. Tıpkı kartta bahsettiği gibi.
  
Endonezya Tsunami Felaketi
Endonezya’da 2010 yılında 7.7 depreme bağlı olarak dev bir tsunami oluştu. Şehir sular altında kaldı yüzlerce insan hayatını kaybetti. Önceki yazıda ABD’nin HAARP silahı ile yapay depremler oluşturabildiğini yazmıştım. Bu felaket de onun eseri. Kartın üzerinde: Felaket. Bu kart bir kıyı bölgesini hemen yok etmek için kullanılır yazmakta.
Japonya Depremi
Sıra geldi HAARP silahının başka bir marifetine. Japonya 2011 senesinde büyük bir deprem felaketi yaşadı. Ekonomisi büyük zarar gördü. Japonya’nın teknoloji konusunda Amerika’nın en büyük rakibi olduğunu düşünürsek, bu depremin Amerika tarafından oluşturulmasına şaşmamak lazım. Ayrıca deprem felaketinden sonra bir de nükleer kaza yaşanacaktı ama Amerika bu konuda başarısız oldu. Kartın üzerinde: Birleşik felaket, bu kartı aynı yerde peşpeşe iki felaket oluşturmak için kullanabilirsiniz yazmakta. Çizimdeki insanların çekik gözlü olduklarına dikkat edin. Ayrıca yıkılan saat kulesi de tokyo wako saat kulesidir. Saat kulesinde saat 11 ve 3′ü gösteriyor. Depremin olduğu tarih 11/03/2011
Barack Obama’nın Seçilmesi
Bu kartta da ABD başkanı Barack Obama’yı çok net bir şekilde görüyoruz. Zaten önceki yazıda belirtmiştim,bütün ABD başkanları skull&bones tarikatında yetişmekte, yani 10-15 yıl sonra kimin başkan olacağı önceden belli.
Ekonomik Kriz
Ekonomi bilgim çok iyi değildir ama finans mezunu abime ve internette araştırdığım kaynaklara dayanarak söyleyebilirimki, 2010 yılında dünyayı sarsan krizi bizzat Amerika çıkartmıştır. Kendisi de biraz zarar görse de Rusya ve Çin gibi dünya çapındaki güçlü rakiplerine çok ciddi hasarlar vermiştir (zaten Amerika’nın politikası genelde bu. Düşmanlarını alt etmek için biraz zarara katlanıyorlar) . Kartlarda bu olayı “Market Manipulation (Pazar Manipülasyonu)” ve “Currency Speculation (Para Birimi Spekülasyonu)” şeklinde görmekteyiz.
Ortadoğu İsyanları
Ortadoğu’yu kasıp kavuran isyan ateşinin dış güçler tarafından kontrol edildiğini artık herkes görebiliyordur. Kontrol edilmekten kastım halk Amerika tarafından yönlendiriliyor değil. Amerika bu halkları isyan ettirmek zorunda bırakıyor. Önce dikdatörlerin halka çok zulüm etmesi sağlanıyor, sonra bundan bıkan halk haklı olarak isyan ediyor, daha sonra Amerika, Nato ve diğer güçler barış getirme bahanesiyle ülkeleri paylaşıyorlar. Aşağıdaki kartlarda da bunu görmekteyiz, bir dikdatörün büyük resmi var, sokaklar yanmakta, evler klasik ilkel arap evi. Kartta yazan da şu: Bu kartı bir ülkeyi kontrol altında tutmak ya da işgal etmek için kullanın. İkinci kartta da askerin isyancılara saldırışını görüyoruz. Bugün libya ve diğer arap ülkelerinde olan olayın aynısı.

 Gelecek Seneryoları

Bu başlıkta da illuminati kartlarında yer alan henüz gerçekleşmemiş olayları irdeleyeceğim. Gerçekleşip gerçekleşmeyeceği tabi ki kesin değil ancak önceki olaylara bakınca gerçekleşmeleri muhtemeldir.
Sahte Uzaylı İstilası ve Empire State Binasının Çöküşü
Önceki yazıda Amerika’nın dünyayı tamamen kontrol altına alması için atacağı son adımın kendi tasarladığı ufolarla sahte uzaylı istilası gerçekleştirmek olduğunu yazmıştım. Hatta tarih olarak da büyük ihtimalle 2012 olabilir demiştim. Bu kartların ilkinde uzaylılar tarafından kaçırma vakası görüyoruz. İkincisinde de “Foreign Aid (Yabancı Bağış)” isimli bir kart var. Bu da uzayda bulunacak bir kaynak olabilir. Esas önemli olan 3. kart. Ufolar açık bir şekilde empire state binasına saldırmakta. 95 yılında bu kartları alıp inceleyen biri nasıl 11 eylül 2001 sabahı şok geçirdiyse biz de bir sabah uyandığımızda empire state binasının çöküşünü gördüğümüzde şok geçireceğiz. Bekle ve gör!
Ölülerin Dirilişi
Bu aslında çok fantazi bir şey değil. Önceki yazıda bu konuyla ilgili teorimi paylaşmıştım. Bir bilim dergisinde okuduğuma göre ölü bedenlere adrenalin ve bazı hormonlar enjekte edildiğinde ölünün kasları bir süre istemsiz bir biçimde tepki verebiliyor. Zamanla tıbbın gelişmesiyle ölüleri hareket ettiren bir serum üretilecek. İkinci kartta gördüğümüz gibi bu seruma “Ölümsüzlük Serumu” adı vermişler
Julian Assange’ın Öldürülmesi
Julian Assange Wikileaks’in kurucusudur. Amerika’nın ve diğer devletlerin gizli bilgilerini açığa çıkararak Amerika’ya verdiği zararları herkes biliyor. Assange şuan “prezervatifsiz seks” suçuyla ev hapsinde tutulmakta (çok kötü bir komploya gitti) . Ancak hala işleri kontrol edebilmekte. Yani temizlenmesi gerekiyor. İleriki zamanlarda Assange’ın öldürüldüğü haberini duyabiliriz. “İkinci Kurşun” isimli karttaki adam kesinlik Assange’a inanılmaz benzemekte, Obama gibi.
Cyborg Askerler
Cyborg askerlerden kasıt merhamet duygusu olmayan, güçlü, ölüm makinası askerlerdir. Bunlar robot olabileceği gibi genetiğiyle oynanmış insanlar da olabilir.
İnsan Klonlama
Bugün bile insan klonlamanın mümkün olduğu söyleniyor. İleriki tarihlerde ordu kurmak ya da başka amaçlar için insan klonlanmaya başlanabilir.
Akıl Kontrol Edici Uydu
Bu olay ilk başta çok fantazi gibi gözükse de bana göre zor değil. Bugün biliniyorki beyinde herşey elektrik dalgalarının hareketleriyle oluşuyor. Uydudan çeşitli frekanslarda dalgalar verilerek bu elektrik akımlarında sapmalar yapılabilir. Böylece insanların fikirleriyle oynanabilir.
İnsan Eti Yiyen Bakteri
İlaç sektörüne can vermek için labaratuvar ortamında üretilmiş insan eti yiyen bir bakterinin geleceği söylenmekte
 Meteor Saldırısı
Kartın üzerinde: Bu kartı bir ülkeyi hızlı yoldan yoketmek için kullanın yazmaktadır. İleriki yıllarda Amerika’nın rakibi olan bir ülkenin meteor felaketiyle yerle bir olduğunu görebiliriz.
Gizli Şehir
Kartın üzerinde: Bu kartı illuminati ve küresel gücünüzü artırmak için kullanın yazmakta. İlluminati yeni tarihi bir şehir bulmuş gibi yaparak uzaylıları ya da onun gibi kendi ürettikleri fikirleri insanlara empoze etmeye çalışabilir.
Enerji Krizi
İleride Amerika sahte bir enerji kriziyle dünya ekonomisine büyük bir darbe vurabilir. Kendi de biraz etkilenecektir ama demiştim Amerika’nın yöntemi bu
Ay Üssü
Bu kartta da ayda kurulacak bir üsden bahsetmekte. Böylece HAARP silahının etkinliği artırılabilir.
Üçüncü Dünya Savaşı
Yorum yok

14 Eylül 2012 Cuma

Zihin Kontrolü

Zin kontrolü bu illuminati'ninde sıkolarak kulandığı bir teknikdir illuminati bunu genelde televizyonlar , sinemalar ve birde oyunlar aracığıyla bizim biliç altımıza cinsenlil , şidet v.b gibi şeyleri aşılamak için kullanıyor yani beynimizi yıkıyor evet esas soru nedir bu zihin kontrolü denenşey.


İnsanları kontrol etmenin verdiği haris tamahın iç gıcıklayıcı baskısı, eh bir de konunun ´esrarengiz´ yapısı ´zihin kontrolünü´ müthiş çekici yapmakta.

Neler yok ki bu dosyada. Tek kelimeyle tetik çekenler, hayvanları silaha dönüştürenler, ezoterik bilgiler, gizli servisler ve daha neler neler!

Günümüzdeki alt kolları birer ahtapot gibi yerküreyi saran ´psikolojik´ operasyonlar için, çok ama çok eski dipnotları var. Hasan Sabbah´ın Haşhaşi Tarikatı´nda, müritlerin, haşhaş etkisiyle intihar ve suikastları kolayca yapmaları gibi. Size ne ifade eder bilemeyiz, ama ´cennete´ inandırılan Haşhaşinler, mutlulukla ölüme/öldürmeye koşuyorlardı. Bu tarihsel olayın etkileri öyle derin oldu ki, günümüzde suikast anlamına gelen İngilizce ´assassination´ kelimesi bile ´haşhaşin´den türetildi.

Amerika´nın boynuzları ´ustasını´ geçse de, gerçekte kötülüğün kaynağı bir zamanların ´Şeytan İmparatorluğu´na gidiyor... Soğuk savaşın ´Demir perde´ arkasında kalan laboratuarlarında, ´pis savaşlar´ın akla ziyan ´zihin savaşları´na giden yolu açan etikette yazılı dört harf var. SSCB... Yani, Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği!

Günümüzde bazı çok basit sorular sorulabilir. ´İnsan zihni nasıl kontrol edilebilir?´ gibi, ´Peki ama ne için?´ gibi. Bilinen o ki, masum bilimsel meraklar, kısa sürede tehlikeli fantezilere yol açabiliyor. ´Askeri, politik ve istihbarat alanlarında ´zihin kontrolü´ yapılması örneklenebilir. Niyet masumdu başlangıçta. Zihin kontrolü ile hastalıklar tedavi edilebilirdi. Ancak ´soğuk savaş´ ve devamındaki yıllarda masumiyet yitirildi. Sonuç dramatik.

Konu zihin olunca, psikoloji ve psikiyatri ivme vermiş. Hemen ardından parapsikoloji, dinsel motifli uygulamalar, medyumluk, duru görü, 6. his, 7. his, 8. his (17´ye kadar gidiyor), uyuşturucular, vücuda elektronik implantlar takılması, enerjinin tahrip amacıyla hedeflere yöneltilmesi, radyasyon, duyu azaltılması, hipnoz, propaganda teknikleri, beyin yıkama vb. kavramlar virüs gibi yayılmış gizli merkezlerde. Alt başlıklar böyle olunca, derinliği ve çapı bilinmeyen bir alana milyonlarca dolar, yüzlerce proje ayrılmasının sonuçları pek iyi olmamış. Bugün hangi tehlikeyle karşı karşıya insanlık?´ derseniz eğer...

Beatiful Mind!..

İlk bilgilerin izi 20. yüzyılın ilk çeyreğine, SSCB´de, Prof. Vassiliyev´in l930´larda yaptığı araştırmalara kadar sürülebiliyor. Onun ulaştığı bilgiler, ´Zihin Telkini Tecrübeleri´ adı altında l962 yılında yayınlandı. Vassiliyev, çalışmalarını, telepati yoluyla düşüncelerin beyinler arasındaki nakline yöneltmişti. Vassiliyev, ruhen hasta olan İvanovna ve Fedorova isminde iki denek üzerinde çalışmaya başlar. Deneklere beyin dalgaları, cilt direnci ve diğer biyolojik fonksiyonlarını ölçecek aletler bağlayıp, telkinle hipnoza sokar. Önceleri ayrı ayrı odalarda, sonra da uzak mesafelerde transa giren deneklerin düşünce yoluyla birbirlerine gönderdikleri mesajlar kaydedilir.

İki kadının kurşun levhalardan bile geçen telepatik zihin dalgalarını izleyen Vassilyev, ruhi olayları mekanik görüşe bağlayamayınca endişelenir. Çünkü tanrıyı reddeden rejim açısından geçerli bir açıklama yapma olanağı yoktur. Önceleri deneklerin trans halini şartlı refleks olarak değerlendiren Vassiliyev, değişik insanlarla deneyi tekrarlar. Sonuç aynıdır. Tüm deneklerde önce şuur kaybı olur, sonra transa girerler. Denekler arasındaki uzaklığı 1.500 kilometreye kadar çıkaran Vassiliyev, neticenin değişmediğini görür. Telepatik iletişim sürmektedir.

Vassilyev uyuşturucu ilaçlarla da deney yapar. Meskalin verdiği bir kızdan, sekiz kutunun içine yerleştirdiği pamuklara sarılı cisimleri tanımlamasını ister. Denek, üzerinde Moskova Merkez Postanesi´nin bulunduğu resimli pulu; ´Bu koca taştan binayı kutu içine nasıl soktunuz´ olarak tanımlar.

Sovyetler işe koyuluyor!

SSCB´de, 1970 başlarında 20´den fazla laboratuar kurulur. Sovyet Bilimler Akademisi sayısız deney gerçekleştirir. Parapsikolog Naumov´un o tarihlerdeki açıklamaları, masum bir bilim adamının görüşlerini yansıtıyor gibidir;

´Biz, insanda şuur dışı gerçekleşen bir haberleşme sistemini bulmak üzereyiz. Bir insan, normal şuuru dışında başka bir insanı etkileyebilir mi? Bu telesomatik akımların yayılmasına neden olan şartlar neler? Bu telesomatik akımlar belirsiz bir boyutun bilinmezliği içindedir. İşte bu bilinmeyen enerji üzerinde yapılacak çalışmalar beşeri münasebetleri mükemmel bir ahenk içine sokabilir.´

Bu iyi niyetli açıklamalar, gün gelecek dünyanın en güçlü ülkeleri arasında keskin rekabet yaratacak; milyonlarca dolarlık bütçeleri tüketecek, gizli belgelerin sayısı milyonları, gizli operasyonların sayısı da yüzleri aşacaktır. Asıl trajik ve korkutucu olan ise bu ´bilim dalında´ ortaya çıkacak buluşlar ve dehşetengiz uygulamalar olacaktır bundan böyle. Bir zamanlar ´çiçeği burnunda´ bir bilim dalı olarak kabul gören parapsikoloji artık askeri ve istihbari alanda kullanılmaya başlayacaktır. Zihnin okunması ve kontrolü çağı başlamıştır artık...

Hijyenik fikirler: Beyin yıkama...
Haber alma örgütleri tarafından uygulanan beyin yıkama yöntemleri, bir çeşit ´zorunlu hipnotik trans. CIA tarafından yayınlanan gizli bir raporda, soğuk savaş döneminde KGB´nin beyin yıkama ve insan eğitme yöntemleri incelenmiş. Yani insanlardaki savunma sistemi nasıl yıkılır, yeni model insan nasıl yaratılır.

Beyin yıkama yöntemleri, SSCB´de rejim muhaliflerine uygulandığı gibi, rejimle tam bir uyum içerisinde, birer robot gibi çalışabilmeleri için gönüllülere de uygulanmış. Böylece, rejimin istediği insan tipini yaratmak; insanları, gerektiğinde bir terörist, bir sabotajcı gibi eğitmek amaçlanmış.

CIA eski başkanlarından Richard Helms; Watergate soruşturmasında Warren Komisyonu´na şu açıklamayı yapıyordu; ´Yapılan araştırma göstermiştir ki, SSCB kendi sisteminin isteklerine uygun politik görüşe bağlı olacak, halkının davranışlarını düzenleyebilecek bir kontrol teknolojisi geliştirmeye çalışmaktadır. Bundan böyle aynı teknoloji, bilgiler kodlanarak insan hedeflerine yöneltilebilecektir. Ve bu, insan zihinleri harbi olacaktır.´

CIA raporlarında, ABD´deki yeni tip bir casusluk şebekesinden de söz edilir. Buna göre; hipnoz, telapati, düşünce okuma ve düşünce nakli gibi özel yeteneklere sahip ajanlar, Amerikan halkının şuuraltını etkileyerek, düşüncelerini KGB´nin programı çerçevesinde değiştirmeye çalışıyor. Ajanlar, çeşitli dini ve mistik topluluklara nüfuz ederek, bunları, konsantrasyon ve imajinasyon çalışmaları ile etkilemek istiyorlar.

Aynı raporlarda; Sibirya´da, beton sığınaklar içinde oluşturulan nükleer infilak etkisinin, bir grup yetenekli psjiko-süje tarafından, istenilen hedeflere zihinsel olarak nakledildiğinden söz ediliyor. Raporda, Sovyetler´in laboratuvarda ürettikleri bakteri türlerini kullanarak, psişik süje yardımı ile ve zihin yoluyla çok uzaklarda hastalık çıkarabildikleri anlatılıyor. İnanılmaz gibi, ama bu işlemler için askeri hedefin fotoğrafını kullanmak yeterli olmakta. Öyle ki, 1963 yılında kaybolan ABD Nükleer Denizaltısı Tehresher´in, bu yolla batırıldığı dahi söyleniyor.

Demirperde ülkelerinden Bugaristan, daha 1960Prof. Dr. Lozanov başkanlığında oluşturduğu ´Telkinbilim ve Parapsikoloji´ kurumunda; zihin kontrolü, zihinsel şifa, retina ötesi görme, süratli öğrenme (saggestoloji) çalışmaları başlatır. Çekoslavakya´da ise, psikotronik adı altında yapılan bilimsel çalışmalar; telepati, telegnosis ve psikoknesis üzerinde yoğunlaşır. Çekler işi o kadar ciddi tutarlar ki, Çek Bilimler Akademisi çalışmaları destekler, Charles Üniversitesi Nörofizyoloji Bölümü deneylere yardımcı olur. Günümüzde bu tür kurumların en ünlüsü, ABD´de, direkt Beyaz Saray´a hizmet veren ´Zihin Araştırmaları Merkezi´dir.

Ezoterik bilgilerden parapsikolojiye

Tibet Budizmi, Zen Budizmi, Sufizm ve Yoga gibi öğretilerin içerikleri, Batı da tam anlamıyla bilinmiyor. Bugün, zihnimizin normal çalışmasının dışında, sezgiye dayanan bilince sahip olduğumuz kabul ediliyor ve insanın akıl ile sezgiye dayanan kabiliyetleri arasındaki fark inceleniyor. Dini ve mistik batıni sistemlerdeki meditasyon ve vecd ise batıda yeterince bilinmiyor.

Bugün modern bilimin ortaya koyduğu madde ve enerji kanunları, medeniyetimizi oluşturuyor. Ancak bu kanunlar yalnızca maddeye ilişkin ve canlıların duyumlar dışı yeteneklerine cevap bulamıyor. Bu nedenle, bir grup bilim insanı metafizik ve mistik öğretilerden yola çıkarak, dünya yaşantısının bir hayalden ibaret, bir rüya hali olduğundan yola çıkarak sezgileri inceliyor.

Yeni bir bilim dalı olarak kabul edilen ve giderek gelişen Parapsikoloji, eskinin batıni öğretileri ve bilgilerini, modern-teknolojik cihaz ve vasıtalarla inceliyor. Londra Üniversitesi King´s College Matematik Profesörü John G. Taylor, The Shape of Minds to Come (Zihnin Gelecekteki Şekli) adlı kitabında şöyle diyor;
´Zihin ihtilalinin yarı yolunda bulunduğumuz anlaşılıyor. Daha parlak gelişmeler olacak. Zihnin yeni anlayışı; insanın hislerini, hareket tarzlarını yahut zekasını kontrolde güçlü metotlar meydana getirdi. Biz şimdi birçok zihin halini, hemen hemen bütünüyle, fiziki vasıtalarla kontrol edebiliyoruz.´

Parapsikoloji terimi ilk kez 1880 yıllarında Dessouir tarafından kullanılmış. Normal yaşantımızda karşılaştığımız, ancak mevcut müspet bilgilerimizle açıklanamayan ruhi olayları tanımlayan bir terim. Parapsikoloji bugün; beş duyumuzun dışında, bazı olayları sezebilmek, etkileyebilmek ve geleceğe, geçmişe ait bazı şeyleri anlamaya yardımcı olan bir bilim dalı haline gelmiş bulunuyor.

Parapsikoloji´nin, ABD ve dünyada yayılmasındaki en etkin isimlerden birisi olan Dr. J.B.; bir insanın duyumlarını kullanmadan, dış dünyadan ve diğer insanların zihinlerinden bilgiler alabileceğine inanıyordu. Yani ´Duyumlar Dışı Algılama´.

CIA devreye giriyor

New York Times Gazetesi´nin l6 Temmuz l977 tarihli sayısında şöyle bir
haber yayınlandı; ´ABD, insanlığı esir edebilecek görünmez silahlar geliştiriyor.´ Bir yıl sonra, Arizonalı gazeteci Walter Boward, ´Operation Mind Control´ (Zihin Kontrol Harekatı) adıyla yayınladığı kitabında ciddi suçlamalarda bulunuyordu;

´CIA tarafından uyuşturucu ilaçlarla yapılan deneyler, ABD hükümetinin uyguladığı çok gizli zihin kontrol projesinin yalnızca bir kısmıdır. Bu deneyler binlerce kişi üzerinde 35 yıl devam etmiştir. Bu araştırmalar; hipnoz tekniği, narkotik-hipnoz, elektronik olarak beyinin uyarılması, ultrasonik mikrodalgalar ve alçak ses frekanslarıyla davranışların etkilenmesi, davranış değişiklikleri terapisidir.

CIA, psikolojik silah stoklarını, psişik silahların değişik tiplerini geliştirmeyi başarmıştır. Bu yöntemlerle, yeni tip bir harbe girişmesi mümkündür. Bu savaşın görünmez muharebe sahası insan zihnidir. Parapsikoloji silahları devletler vatandaşlarını kendi ideolojik ve politik sistemleri içinde tutmak için veya diğer ülke insanlarının zihinlerini etkileyerek değiştirmek ve kendi gayelerine uygun yönlendirmek amacıyla kullanacaklardır.´
En hayret edilecek konunun, milli güvenlik etiketi altında zihin kontrolünün araştırılması olduğunu vurgulayan Boward, kitabında zihin kontrolü için uygulanan ´MKUTRA Projesi´ne de değiniyor;

´Senato istihbarat komitesine; Amiral Turner, ´CIA uyuşturucu ilaç deneylerini durdurdu´ demiştir. Sorulmadı ve kendisi de zihin kontrol projelerinden bahsetmedi. Amiral Turner, zihin kontrol harekatının durdurulduğunu söylemedi, yalnızca deneyler durduruldu´ dedi.

Günümüzde insanların zihnine çeşitli araçlarla (gazete, kitap, radyo, internet ve televizyon) ulaşma imkanı sınırsız ve kontrolsüz bir halde. İnsan denilen biyolojik varlık, çok kolay programlanabilmekte. Okült (batıni, gizli) bir bilgi olan tekno-maji´nin (teknik büyü) sırları da son 300 yıl içinde insanlar tarafından çözülmüş durumda. Bu bilgi yığını korkunç silahları da beraberinde getirdi.

Teknokrat, bilim adamı ve askerlerden oluşan bir grup, bu güçlerin kontrolünü şimdi elinde bulundurmakta. Son 25 yıl, parapsikoloji ve psikotronik gibi adlar altında psikomaji´nin (ruhsal büyü) uygulama alanına konulduğu yıllar oldu. Hedef insan zihinlerini kontroldür. Geleceğin insanının-hatta günümüzün-kaderini; psikologlar, psikiyatristler, nörologlar, nörobiyologlar, biyokimyacılar, kuantum fizikçileri çiziyor.´

Blue Bird!

CİA; Sovyet, Çin ve Kuzey Kore´nin zihin üzerindeki çalışmalarına karşı ilk programı 1950´de ´Blue Bird´ (Mavi Kuş) adıyla hayata geçirdi. Sonraki her gelişme Mavi Kuş´un kanatları altında serpildi. Bugün ilgilenenlerin elinde, CIA´in 1953´te Güvenlik Bürosu, 1962´ye değin Teknik Servisler Kadrosu eliyle yürüttüğü kirli projelere ilişkin 215 bin sayfa doküman var. Ancak bunların tamamı, işin finansal yönüne ilişkin ipuçlarından ibaret. Öze ilişkin kayıtların miktar ve içeriği bilinmiyor, nedeni bu döneme ait tüm belgelerin imha edilmiş olması. Yine de işin içinde yalnızca CİA´nin değil; ABD Savunma Bakanlığı, askeri kurumlar, Avrupa´daki bir çok bilimsel kuruluş ve özel laboratuvarların da bulunduğu anlaşılıyor bu dokümanlardan.

CIA´in başlangıç çalışmaları parlak sonuçlar verdi. İnsan davranışlarını ve dengesini kimyasal yöntemlerle zayıflatmayı amaçlayan bir ekip, ´Scopaline, Barbiturates, Peyote, Mariyuhana ve Mescaline´ türü maddeleri kullanarak ´gerçek serumu´ üretmeyi planladılar. Ekip bununla da kalmayıp, ´Beyinlerarası Radyo-Hipnotik Kontrol´ projesinin ilk adımlarını da attı. İnsanların içine, onları kontrol edecek küçük alıcıların yerleştirilmesi idi projenin görünmez yüzü. Ve zamanla insanların kobay olarak kullanıldığı projelerin efsaneye dönüşecek isimleri ardı ardına belirginleşmeye başladı; MKULTRA, MKSEARCH, MKACTION ve ARTICHOKE.

MKULTRA...

Sayılan projelerden MKULTRA´nın ne olduğunu bilmek, bu konuda neden korku duyulması gerektiğini yeteri kadar açıklıyor. MKULTRA´da yalnızca uyuşturucular üzerinde çalışılmıyor. Duyumda azaltma, dini cemaatler, mikrodalga deneyleri, psikolojik şartlanma, psiko-cerrahi, beyin nakli gibi pek çok araştırma yapılıyor proje kapsamında.

MKULTRA´da tamamı gizli bütçelerden finanse edilen 180´in üzerinde alt proje bulunuyor. Ana proje çatısı altında kimyasal, biyolojik ve radyolojik maddelerin insan hareketlerini kontrol etme amaçlı ve gizli operasyonlarda kullanılmasına yönelik bir seri araştırma yapılıyor. Kâğıt üzerinde 1964´te sona eren projenin 1970´lere kadar sürdürüldüğü biliniyor. Tüm belgelerin 1973´te yok edilmesi nedeniyle projenin tamamı soruşturma ve kovuşturmalardan sıyrılmayı başardı.

´Duyu Ötesi Algılama´; insanın gelecek, geçmiş veya şimdiki zaman hakkında, bilinen beş duyuyu ´kullanmaksızın´ bilgi edinebilmesine deniyor. Yani ´6.his´ten başlayarak! 1970´lere kadar parapsikolojik bir altyapı mevcutsa da, bu tarihten sonra ´psişik´ çalışmalar çok daha kalibreli, geniş ve tehlikeli bir boyuta tırmanıyor.

Örneğin, ölülerden istihbarat temini için medyumlardan faydalanıldığı, bunlara bütçe ayrıldığı biliniyor. Bunlar ABD´de olanlar. Ya Sovyetler?

1975 yılına gelindiğinde, Sovyetlerin bu alandaki faaliyetlerinin gideri 300 milyon Ruble´yi aşmıştı. Bu rakam tek başına işin ciddiyetini gösteriyordu. Ancak ABD için buradaki problem farklıydı. CIA istihbarat alamıyordu ve kongreyi bu alana yatırım yapmaya ikna edebilecek delillerden yoksundu. Yine de konuyu NSA´ye taşıyarak gerekli desteği aldı.
1971´de ´duru görü´ üzerine çalışmalara başlandı. Bio-insanın klasik 5 fiziksel duyusunun dışındaki bilgiyi organize edebilmek için ek algılayıcılara sahip olup olmadığı araştırılıyordu ve bu başarıldı. Uzmanlara göre, insanın tam 17 tane farklı duyusu vardı ve projeler, deneyler ardı ardına hayata geçiriliyordu.

Bugün için söylenecek çok fazla şey yok ne yazık ki. Yöntem ve pratiğin daha sarsıcı hale gelmesinin, ya da uygulama alanının daha tehlikeli çapa erişmesinin kaygıları artırmaktan başka bir önemi yok. Çünkü ilkel haliyle de olsa, bir grubu ya da bir ülkedeki tüm insanları topyekûn etkileyebilecek de olsa ´zihin kontrolü´ lanetli bir iş. ´Uluslararası Af Örgütü´ de tam olarak bunu söylüyor zaten:


´Bireyin kendi zihin kontrolünü sağlama yetisine zarar verilmesini, düşünce kontrolü ve beyin yıkama bahsinde yer alan bir ahlaki suç olarak ele alıyoruz. Zira bir insanın zihni yetilerini bozmayı ya da yok etmeyi hedefleyen herhangi bir sorgulama ve uygulama prosedürü, yaygın olarak kabul edilen fiziksel işkence sınıflandırmaları kadar insanlık dışıdır.´

İlluminati'ye Bağlıolan Ünlüler

LADY GAGA
Lady Gaga da fazlasıyla pompalanan popüler "şeytanlar" arasında. Konserleri ve resimleri anlayabilenler için gizli mesajlarla dolu.

Bu sisteme hizmet ettiğini "resmen" gözümüze sokuyor.

Bir röportajında "Gücünüzü nereden alıyorsunuz?" sorusuna "Ailem ve arkadaşlarım" diye cevap verirken saçını düzeltir gibi yapmış, bir gözünü kapamıştı. (Yani ailem ve arkadaşlarım sözde, aslında tek gözü işaret etmeye çalışıyor)

Sol bölmede birkaç resim var ama araştırırsanız Lady Gaga'nın bu şekilde daha bir sürü fotoğrafı olduğunu göreceksiniz.

Şapkasına taktığı boynuzlar, özellikle yaptığı tek göz pozları, kıyafetleri vs. hep bu yüzden.

Little Monster diyerek milyonları peşinden sürüklüyor. Zaten amaç da kendini sevdirmek, ağına düşürmek.


Baphomet’in boynuzları.

Masonların da simgesi olan tek göz.

Lady Gaga’nın tek gözü vurguladığı başka bir fotoğraf.

Baphomet’e benzetilmeye çalışılmış bir poz.

Lady Gaga’nın single kapağındaki göz makyajına dikkat edin. Sola doğru gittikçe aşağı kayıyor, Mısır’daki tek göz simgesi gibi. Ve photoshopla yapılan boynuzlar da cabası. (Alttaki Kylie Minogue diyim de yine aptal insanlar gelip yazmasın şunu Lady Gaga’nın hangisi olduğunu ayırt edemeyenler var da)

Gaga’nın bu konuda paranoyak olduğu şüphesiz.
Ele dikkat edin. Bu 666 anlamına gelir. Şeytanın, oğlunun dünyaya geleceği zamanı ve dünyanın sonunu temsil eder. Dikkat ederseniz orada buruşmuş gözüken bayrak gibi bir şey de var ve orda tek göz işareti bulunmakta.
TARKAN
Maalesef. Tarkan'ın son 3-4 albümü fiyaskoydu.

Nasıl yeniden şöhret olabilirdi?

Ancak yeni stiliyle o da nasıl kullanıldığını açığa vurmuş oldu.

Masonlar, bu sistemin yaratıcıları vs. Türkiye'de halkın uyandığını görünce popüler birini seçmek durumundaydı ve bu Tarkan oldu.

Çünkü aynı zamanda sevilen biriydi, hayranlarını yanına çekebilirdi.

Bundan sonra pompalanmaya devam edecektir çünkü o da artık tek gözlü bir şeytan. (Keşfedebilene şarkı sözleri mesaj dolu)


Tek gözlü yeni Tarkan imajı.

Yeniden tek gözün vurgulandığı bir resim.

JAY-Z
Üçgeni ve içerisindeki tek gözü simgeleyen müzisyenlerden sadece bir tanesi. (Resimleri yanda aşağı indikçe görebilirsiniz)


Jay-Z, üçgen içerisindeki tek gözü “resmen” gözümüze sokmuş.

CHRISTINA AGUILERA

Christina Aguilera'nın Bionic şarkısını dinleyin.

Sözlerinde hayal gücümüzü, konsantrasyonumuzu yok ederek bizi bir nevi birer robota dönüştürmek istiyor.

Adını haykırıyor zihninin içine işlesin diye bir de harf harf söylüyor, sonra Say! diye bağırarak seni koşullandırıyor.

Albüm kapağına baktığımızda da Christina'nın yarısı bionic ya da robotik.



Bu da çok fazla kullanılan bir imge.

BRITNEY SPEARS VE JUSTIN TIMBERLAKE - WALT DISNEY
Walt Disney 33. dereceden bir masondu.

Walt Disney resmindeki yazıyı dikkatle inceleyin.



W, i ve Y'ye gizlenmiş 6 rakamları var. Elyazısı gibi gözüken bu kıvrımlar (W'nun kıvrımına dikkatle bakarsanız 6 rakamını oluşturduğunu görürsünüz, aynı şekilde i ve y'nin uzatılışına (kıvrımına) bakın bunlar da 6 rakamını oluşturur) 666 rakamını meydana getirir.

666 rakamı onlar için şeytanın geleceği günü ifade etmektedir. (Farkedemediyseniz sol bölmedeki resimlerde bulabilirsiniz)

Bu düşünce tarzından yetişen Britney Spears, Christina Aguilera ve Justin Timberlake'in masum olduğunu da pek söyleyemeyiz.

Üçünün de (Christina'yı yukardan okuyabilirsiniz) çeşitli mason derneklerine yardım yaptıkları söyleniyor ve bazı kıyafetlerinde çeşitli mesajlar saklıyorlar. (Buradaki ilham kaynakları da başka bir siteye aittir)

MADONNA
Müzik aleminin en ünlülerinden birisi Madonna da bu sistemin içerisinde.

Ve daha Beyonce, Rihanna, Hayley Williams, Taylor Swift, Katy Perry, Paris Hilton, Maroon 5, Shakira gibi nota sığdıramadığım bir çok ünlü var...


Madonna ve tek göz pozu.

Madonna ve arkasındaki piramit ve üçgen tepesi.

Shakira’nın tek göz pozu.

Shakira’nın kolyesi “tek göz” şeklinde.

Drake ve onun Illuminati tişörtü.

Bakın bakalım Mason ürünü Mickey Mouse severleri arasında kimler var. Beyonce (solda), Lady Gaga (Sağ üst) ve Rihanna (Sağ alt) Çocukların bilinçaltına yerleştirilmesi kolay olan mesajların böyle şirin tiplemelerle daha da kolaylaşacağı bir gerçek.

Rihanna tek göz pozu.

Baphomet sembolünü ve üçgeni Umbrella videosunda canlandıran Rihanna.

Katy Perry yeni reklamında, masonik siyah-beyaz kareli desenler, robotlaşmış insan tipleri, akıl kontrolü gibi mesajlar içeriyor.

Erener’in etrafındaki dansçılar üçgeni oluştururken, içlerindeki Sertap Erener ise ellerini yukarda birleştirerek tek göz yapıyor.

Rihanna’nın yeni klibinden. “The Princess of Illuminati” yazıyor.

Beyonce ve Baphomet sembolü.

Albüm kapağına baktığımızda Christina’nın yarısı insan, yarısı robotik. Bu da çok fazla kullanılan bir imge. Zaten amaç da bizim “robotlaşmamızı” sağlamak, öyle değil mi?

Justin Bieber’a ait olduğu söylenen pozlar.

Özellikle soldaki resme bakın.

Hayley Williams ve tek göz pozu.

Paramore grubu. (Hayley Williams’ın tek gözü)

Taylor Swift ve şeytan boynuzu. (el hareketi)